Yeme bozukğu günümüzde topluma yansıtılan güzellik algılarının da etkisiyle çağımızda oldukça artış gösteren psikolojik rahatsızlıklardan biri haline gelmiştir.

Beslenme bizlerin yaşamı için gerekli ve haz veren bir davranışken bu davranış belirli faktörler aracılığıyla bozulduğunda yeme bozuklukları meydana gelmektedir.

Yeme bozuklukları ile mücadele eden bir denek olan ANAD’a göre dünyada 10 kişiden biri bu hastalıktan etkileniyor ve nüfusun en az %9’unda yeme bozukluğu görülüyor.

Yeme bozuklukları çocukları, ergenleri ve yetişkinleri etkileyebilmektedir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilir. Kadınlarda daha sık görülmesine rağmen günümüzde genç erkeklerde de görülme sıklığı giderek artmaktadır.

Türkiye’de yapılan bir araştırmada kadınların %33,6’sının, erkeklerin %6,3’ünün diyet yaptığı; kadınların %43’ünün, erkeklerin ise %18,3’ünün zayıf olmayı istediği görülmüştür.

Yeme Bozukluğu Nedir?

Yeme bozuklukları yaşayan kişiler yeme davranışı ve vücut ağırlıkları ile ilgili yoğun kaygı yaşar ve bu kaygının önderliğinde uygunsuz yeme tutumları geliştirirler.

Geliştirilen uygunsuz yeme davranışları ve bozuk beden algıları kişileri hem duygusal hem de fiziksel olarak etkileyebilmektedir.

Yeme bozukluklarının fiziksel belirtileri gözlemlenebilir olduğu ve hayati tehlike yaratabildiği için daha ön plandadır fakat sorunun kökeni ruhsal problemlere dayanmaktadır.

Yeme Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Yeme bozuklukları ruhsal belirtilerin yanı sıra ciddi bedensel sorunlarında eşlik ettiği bir durum olduğu için tedavi edilmediği takdir de ölümcül riskler barındırabilmektedir.

Fiziksel Belirtiler

Duygusal ve Davranışsal Belirtiler

Yeme Bozukluğu Risk Faktörleri Nelerdir?

Bazı kişiler yeme bozukluğu geliştirme açısından diğerlerinden daha fazla risk altındadır.

Diğer insanlara göre yeme bozukluğu geliştirme ihtimalimizi arttıran alt yapılara birlikte bakalım.

Daha çok onaylanma kabul görme ihtiyacı ortaya çıkar. Bu dönem zaten sancılı bir dönemdir.

Kişinin böyle bir dönemde yeme bozukluğu geliştirme ihtimali daha fazladır. Fakat yeme bozukluklarının her yaş ve dönemde ortaya çıkabileceğini de akılda tutmak gerekir.

Hangi Yaşam Koşullarından Sonra Ortaya Çıkabilir?

Verilen kiloların yarattığı memnuniyet daha çok diyet yapma ve kilo verme istediğine yol açabilir.

 Bu durum yeme bozukluklarının açığa çıkmasına neden olabilir.

Çevrenin etkisiyle kilolu veya zayıf olduğu için çirkin olduğu, sevilmeye değer olmadığı, değerli olması için ideal olarak gösterilen görüntüde olması gerektiği gibi uygunsuz düşünceler geliştirebilmektedir.

Düşük benlik saygısı yeme bozukluğunun ortaya çıkmasına neden olabilir.

Yeni bir sevgili edinmek veya dans gibi bedenin ön planda olduğu uğraşlarla meşgul olmak yeme bozukluğunun ortaya çıkmasına neden olabilir.

Yeni bir yere taşınmak, uyku düzenini değiştiren bir işe başlamak gibi değişikliklerin getirilerine uyum sağlayamamak yeme bozukluğunu ortaya çıkarabilir.

 Hayatımızı oldukça etkileyebilecek olumsuz bir yaşam olayı bedenen ve ruhen bizi sarsabilir.

 Böyle bir olaydan sonra yeme, uyku, sosyal uyum gibi birçok alanda zorlanabiliriz.

Yeme Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?

Yeme bozukluklarının oluşumunda etkili olan nedenler kesin olarak bilmemektedir fakat oluşumunda birçok biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir.

 Zayıf ve çekici olmakla ilgili sosyal baskılar, sosyal medyada yaratılan güzellik algıları, etnik köken, sosyoekonomik düzey, yemeyle ilgili uygunsuz düşünceler, duygularla baş etmek amacıyla yiyeceklerin kullanılması, belirli kişilik özellikleri, çeşitli aile dinamikleri, cinsel istismar, travmalar ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin etkileri olduğunu söyleyebiliriz.

Sosyal Medya ve Yeme Bozukluğu

Çağımızda sosyal medya aracılığıyla başka insanların hayatına hızlı ve kolay bir şekilde erişebilmekteyiz.

Günümüz güzellik algısı kadınların zayıf ve çekici, erkeklerin ise daha kaslı ve iri olmasını özendirmektedir.

Sosyal medya başta olmak üzere moda defilelerinde, reklamlarda, dizilerde bu standartlara uyan kadın veya erkekler beğenilmekte, tercih edilmektedir

Aynı zamanda sosyal medyada çoğu insan paylaşımlarında sadece bu standartlara uyan özelliklerini, fotoğraflarını, anlarını sergiler ve yaşanan olumsuz durumları paylaşmaz.

Bunun sonucunda insanlar kendi gerçeklerini yaratılan sahte gerçeklik ile kıyaslama yoluna giderek bedenleri ile ilgili kaygı duymaya başlayabilmektedir.

Hangi Kişilik Özellikleri Yeme Bozukluğu İle İlişkilidir?

Araştırmalara göre mükemmeliyetçilik bulimia ve anoreksiya nervoza yeme                   bozukluklarında sıklıkla gözlenen bir kişilik özelliğidir

Yeme bozuklukları üzerinde bu durumu düşündüğümüzde bulimia nervoza, tıkınırcasına yeme bozukluğu ve anoreksiya nervozanın tıkınırcasına yeme/çıkarma tipinde yeme atakları sırasında hastalar kontrol kaybı hissi yaşar ve dürtüsel bir şekilde aşırı yiyecek tüketimi yaparlar.

Yeme bozukluğu hastalarındaki dürtüsel davranışların öfkenin dışa vurumunda güçlük sebebi ile ortaya çıktığı ve yeme bozukluklarında görülebilen yeme/çıkarma davranışının da öfkenin ifade edilemeyişi ve yüksek öfke düzeyi ile ilişkili olabileceğine dair araştırmalar mevcuttur.

Düşük benlik saygısının hem bulimia nervoza hem de anoreksiya nervoza hastalarında görüldüğü araştırmalar tarafından desteklenmektedir.

Aile İlişkileri Yeme Bozukluklarını Etkiler mi?

Aile ilişkileri yeme bozuklukları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Yeme bozukluklarını etkileyebilecek bazı aile dinamikleri şunlardır;

Aile içeresinde sağlıklı iletişim, empati ve destekleyici bir ortam sağlamak, yeme bozukluğu yaşayan kişinin sürecini olumlu destekleyecektir.

Yeme Bozukluğu Türleri Nelerdir?

Anoreksiye Nervoza

Anoreksiya nervoza yaşayan bireyler kilo almaktan aşırı derecede korkarlar ve buna bağlı olarak çok kısıtlı besin alımı gerçekleştirirler. Zayıf olma isteği ve kilo almaya karşı duyulan aşırı korku hastayı katı diyet uygulamaya, aşırı egzersiz yapmaya kendi kendini kusturma veya laksatif-diüretik kullanma gibi olumsuz davranışlara iter. Başlangıç yaşı genellikle ergenlik dönemidir ve kadınlarda 10-20 kat daha yaygındır.

Kişinin beden ağırlığı gittikçe düşer ve bu durum sağlığını ciddi şekilde tehlikeye atar. Fakat bozuk beden algısına sahip oldukları için zayıflıklarının farkında olmaz halen şişman olduklarını düşünürler. Zayıf olduklarını genellikle inkâr ederler. Anoreksiya nervoza, tedavi edilmediği takdirde ölümcül riskler barındırabilmektedir.

Okb, depresyon ve kaygının anoreksiya nervozaya eşlik ettiğine sıklıkla rastlanır.

İki tipi bulunmaktadır

1)Kısıtlayıcı Tip: Kısıtlayıcı tipte yiyecek alımı minimum seviyededir, günde 300-500 kalori civarı kalori alınır. Bunun yanında aşırı egzersiz yapma durumu görülebilir.

2)Yeme/Çıkarma Tipi: Diyet yanında aralıklı tıkınırcasına yeme ve çıkarma atakları söz konusudur.

Bulimia Nervoza

Bulimia nervoza hastaları 2 saatten kısa bir süre içerisinde normal bir insanın tüketebileceği besin miktarının çok üstünde besin tüketirler ve bu durum sonucunda kendilerinden utanç duyarlar ve kilo alımı ile ilgili yoğun endişe yaşarlar.

Daha sonra vücut ağırlığının artışını engellemek adına tekrarlayan uygunsuz dengeleyici kusma, hiç̧ yememe, aşırı egzersiz yapma, laksatif-diüretik kullanımı gibi davranışlar gösterirler. Yani kilo almamak, aldıkları kalorilerden kurtulmak adına birçok tehlikeli yöntem denerler.

Daha sonra vücut ağırlığının artışını engellemek adına tekrarlayan uygunsuz dengeleyici kusma, hiç̧ yememe, aşırı egzersiz yapma, laksatif-diüretik kullanımı gibi davranışlar gösterirler. Yani kilo almamak, aldıkları kalorilerden kurtulmak adına birçok tehlikeli yöntem denerler.

Bulimia nervoza ve anoreksiya nervoza arasındaki en önemli fark anoreksiya hastalarının vücut ağırlığının önemli ölçüde düşük olmasıdır.

Bulimia nervoza ile mücadele eden kişiler yeme atakları sırasında kontrol kaybı yaşadıkları hissine kapılırken anoreksiya nervoza hastalarında aşırı bir kontrolcülük söz konusudur.

Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu

Tıkınırcasına yeme bozukluğu hastaları belirli bir süre zarfında (genellikle 2 saat) bir insanın yiyebileceğinden oldukça fazla besini tüketilmesi ile tanımlanan bir yeme bozukluğudur.

Yeme atakları sonrası hastalar utanç yaşayabilmekte ve buna bağlı olarak yediklerini gizleme ihtiyacı duyabilmektedir. Yeme atakları sonrası yaşanan suçluluk, utanç gibi duygularla baş etmek için yine yemekleri kullanırlar. Böylece bir kısır döngü ortaya çıkar.

Tıkınırcasına yeme hastalığını diğer yeme bozukluklarından ayıran şeylerden biri, bireylerin aşırı yeme ataklarından sonra kusma, egzersiz yapma ve kendini aç bırakma gibi yediklerini vücutlarından atmayı veya sporla yakmayı sağlayacak davranışlarda bulunmamalarıdır.

Tıkınırcasına yeme bozukluğu yaşayan kişiler genellikle normal kilonun biraz üstünde veya normal kilonun oldukça üstündedir. Obezite riskleri fazladır.

Pika

En az bir ay süreyle besin değeri olmayan maddeleri yeme durumu olarak tanımlanır. Pika yeme bozukluğuna sahip bireylerin yedikleri yiyecekler arasında toprak, kâğıt, tebeşir, kil, cam ve diğer besin dışı ürünler sayılabilmektedir.

Ruminasyon (Geri Çıkarma) Bozukluğu

Ruminasyon bozukluğu en az bir ay süreyle tekrarlayıcı bir bulantı, istem dışı öğürme ya da iğrenme olmaksızın yutulan besinin istemli çıkartılması ve çıkartılan besinin yeniden çiğnenmesi, yeniden yutulması ya da tükürülmesidir.

Kaçıngan / Kısıtlı Yeme Bozukluğu

Kişi ağırlık ve beden görünümü kaygısı yaşamaz fakat sürekli yiyeceklerden kaçınır ve kısıtlı yiyecek alımı gerçekleştirir. Besinlerle ilgili kaygı duyar ve seçici davranır. Bu kaçınma davranışına boğulma korkusu, mide bulantısı kusma, kabızlık, alerjik reaksiyon anksiyetesi ya da gıdaların doku, görünüm, renk, koku gibi özelliklerinden nefret etme gibi durumlar neden olabilir.

Gece Yeme Sendromu

Günlük alınan enerjinin yarısından fazlasının akşam öğününden sonra alınması ve gece yenilenler nedeniyle sabahları iştahsızlık, acıktığı için uykudan uyanıp bir şeyler yeme, akşam yemeğinden sonra geç saatlere kadar canının sürekli bir şeyler istemesi ve bu halin tekrarlayıcı olması durumudur.

Gece tüketilen besinler genellikle karbonhidrat içeriklidir ve kişi yedikten sonra utanç, suçluluk yaşayabilir. Tedavi edilmezse obeziteye yol açabilir.

Duygusal Yeme Bozukluğu

Kişiler yaşadıkları duygularla baş etmek için yiyecekleri kullanırlar. Ana öğünler dışında aniden ortaya çıkan acıkmalar şeklinde görülür ve genellikle bu acıkmalarda şekerli ve karbonhidratlı besinler tercih edilir.

Sınıflandırılamayan Yeme Bozuklukları

En çok tanı konulan beslenme sorunudur. Yukarıda bahsedilen türlerin hiçbirinin tanımına tam olarak uymaz. Normal olmayan yeme alışkanlıklarının tümü bu grubu kapsamaktadır.

Yeme Bozukluğu Tedavisi

Birçok hastalıkta olduğu gibi ne kadar erken tespit edilirse yeme bozukluklarının tedavisi o kadar kolay olmaktadır. Yeme bozuklukları psikolojik sorunlarla birlikte bedensel sorunları da beraberinde getirdiği için tedavisinde birçok disiplinin bir arada çalışması gerekebilir.

Tedavide gereksinime göre psikiyatristler, klinik psikologlar, doktorlar, diyetisyenler yer alabilmektedir. Tanı koyulduktan sonra tedaviye başlanır. Terapinin yanı sıra kişiye bir beslenme uzmanı tarafından beslenme eğitimi verilebilir veya ilaç desteğine başvurulabilir. Her insan özgün ve biricik olduğu için tedavi süreci de kişiye özeldir.

Alanında uzman kişiler kişinin gereksinimlerine göre kişi özelinde tedavi sürecini şekillendirirler.

Yeme bozukluklarının tedavi sürecinde en çok tercih edilen psikoterapi yöntemleri şunlardır;

Bilişsel Davranışcı Terapi

Bu terapi yönteminde amaç yeme düzeninin normale dönmesi, öğünlerinin planlanıp eğitimlerin verilip az miktarda ancak düzenli yeme davranışı kazandırılması ve yeme ataklarının veya yeme/çıkarma davranışının sona erdirilmesidir.

Aynı zamanda yeme bozukluğunun oluşumu ve sürdürümünde rol oynayan olumsuz düşünce biçimleri ve inançları değiştirilir.

Bilişsel Davranışçı Terapi hastalara yeme atakları gibi sıkıntı veren durumlarla baş etme mekanizmaları da kazandırmayı hedefler.

Diyalektik Davranışçı Terapi

İçerisinde bilişsel davranışçı terapi tekniklerini de içerir. Temel beceri eğitimleri yoluyla danışanın kabul ve değişim sürecine yardımcı olmayı amaçlar.

Kişilerarası Terapi

Yönlendirici veya yorumlayıcı bir terapi yöntemi değildir. Doğrudan hastalığın belirtilerine odaklanmaz. Amaç yeme bozukluğunun oluşumu ve sürdürümünü etkileyen mevcut kişilerarası problemlerin tanımlanması ve çözülmesine yardımcı olmaktır.

Aile Temelli Terapiler

Hem danışanın hem de ailenin terapiye katılımı ile gerçekleştirilir. Aile terapisi, aile üyelerinin iletişimi geliştirmesine ve çatışmaları çözmesine yardımcı olur.

Yeme bozukluğu üzerinde etkisi bulunan aile dinamikleri üzerinde çalışılır Yeme bozukluğunun iyileşme sürecinde aile desteğinin önemine vurgu yapar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir